2 sene önce yazlıkta komşumuzun 5 yaşındaki torunu denize giriyordu. Denizden çıktıktan sonra, her seferinde ayaklarını ıslak mendille siliyor ve sadece terlikle kuma basıyordu. Annesi, babaannesi bu durumu gördükçe "Ayy, temizlik hastası bu!", "Aman bu kız ne titiz!" gibi sözler söylüyorlardı.
Durum bana çok tuhaf göründü. Gidip küçük kızla bir konuşayım dedim. Yanına oturdum, başladım sormaya. "Ne hissediyorsun kuma bastığında?". Biraz düşündü, zorlandı, sonra iğrendiğini söyledi. Onu iğrendirenin ne olduğunu sordum. Bana şunu anlattı: Bakıcısıyla birlikte oturdukları sitede kum havuzuna gidiyorlarmış. Bakıcısı hep "Bu kuma kediler çiş yapmıştır, onun için yukarıya çıktığın zaman ellerini ayaklarını iyice temizle" diyormuş. Dolayısıyla küçük kız da diyordu ki, "Buralar hep kum, geceleri kediler buraya da çiş yapmıştır."
Ben de ona şunu söyledim. "Bak burada deniz var. Her gece deniz burayı yıkıyor. Kediler buraya çiş yapsa bile, buralar her gece yıkanıyor, temizleniyor." O da "Tamam" dedi. O günden sonra ayaklarını ıslak mendille sildiğini hiç görmedik.
O sohbeti yapmamış olsaydık, belki de küçük kız ömrü boyunca kuma rahatça basamayacaktı. Bir de üzerine yapışmış "titiz" gibi bir etiketle dolaşacaktı. Ben sadece onun ne hissettiğine odaklandım. Bunu anlamaya çalışırken de "Neden?" diye hiç sormadım.
İlişkilerimizde sıkça yaptığımız yanlışlardan biri, anlamaya çalışmadan karşımızdakini kolayca etiketlememiz. "Bu titizdir, şu şöyledir" deyip eleştirmek, zorla onu değiştirmeye çalışmak işe yaramaz. Sağlıklı bir ilişki istiyorsak, yapmamız gereken ilk şey; onu, hissettiklerini ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak.
İlgili Yazılar |
|
|