Merhaba arkadaşlar,
En son görüşmemizde nasıl bir ilişki yaşamak istediğimi sizlerle paylaşmıştım. Değerli Hakan Arabacıoğlu ile yaşam koçluğu yolculuğumdaki ikinci kazancımı da anlatmak istiyorum. Aslında sıkılmayacağınızı bilsem yaşadığım her dakikayı anlatacağım ya, neyse… Önce ilk kazancımı hatırlayalım, paraya dair yanlış inançlarımı belirledik, çalışmaya başladık ve ben bu alanda iyileşeceğime yürekten inanıyorum.
Aşkla ilgili çalışmamızın ev ödevinde ise size özlediğim aşk ilişkisini, somut bir örnekle anlattım hatırlarsanız. Onu yazarken, yaşam koçluğundan ikinci kazancımı elde ettiğimi hissettim. Nasıl bir ilişki istediğimi hiç tereddüt etmeden cümlelere dökerken, ben artık nasıl biri olmak istediğimi, değişimin beni ne tarafa doğru götürdüğünü kesinlikle gördüm. Kendimi son derece rahat hissettim. Artık eksenim, yakışıklı ve seksi erkekten, güvenilir, dürüst, keyifli erkeğe doğru kaymıştı, çünkü ben dürüst, güvenilir, keyifli biri olmayı seçmiştim ve bunun düşüncesi bile mutlu etti. Yanımda çirkin bir adam görmeyeceksiniz, merak etmeyin. Sadece farklılığın altını çizmek istiyorum.
Dün deniz kenarında yürüyüş yaparken, yanımdan geçen insanları gördükçe, herkesi sevme hissiyatı içinde olduğumu fark ettim. Genelde bu kadar sevecen değilimdir! Sanki herkesin de beni sevme ihtimali vardı! Anladım ki, ben olası aşıklarımın beni sevme ihtimalini sevmiştim! Ve bunu deneyimlemek hayli keyifliydi. Hakan'a yazdığım ev ödevim, evrene yazılmış mektup gibiydi. Bakalım adam ne zaman hayatıma girecek? Bunu pek fazla düşünmeyeceğim, çünkü gerçekleşeceğine eminim, tanışınca anlatacağım size.
Bir başka deneyimimi de size aktarmak istiyorum. Biliyorsunuz, dertli olduğumuz konular ve kişilere mektup yazmak bizi iyileştiriyor. www.zestcoaching.com'da, Öfkenizi uygun bir dille ifade edin başlıklı yazının içinde mektubun şablonu bulunuyor. Ben iş hayatı ve parayla ilgili, beni üzen konularda mektuplar yazdım. Bazı mektuplarım iş hayatında tanıdığım kişilere de oldu. Mektuplarda, hissettiğim her şeyi açık bir dille ifade ettim. Sonra mektupları yaktım.
Hakan, mektupları yazarken ağlamanın iyileşme sürecini hızlandırdığını söylemişti. Ama ben yazarken ağlayamadım. Bugün yine mektup yazmak için oturdum ve aklıma geldiği anda beni ağlatan kişiyi buldum: Babam! Bugün babama mektup yazarken çok ağladım. Ben babamı üç yıl önce kaybettim, kaybetmeden önceki son yıllarda da ilişkimiz, limoniydi. Bugün bu mektup yazma fikriyle, babamı ne kadar çok özlediğimi, ona karşı "iyi evlat olamama" konusunda içimde bir yara olduğunu, pişmanlıklarımı, vicdan azabımı, kendimi babamla ilişkilerim konusunda ne kadar fazla suçladığımı fark ettim. Oysa ben neden para kazanamadığımı öğrenmek için mektup yazmaya oturmuştum, bambaşka bir konunun benim canımı yaktığını gördüm. Pek çok iyi özelliğim babama benzerken, parayla ilgili olumsuz davranışlarım da benziyordu, bunu fark ettim.
Bu farkındalığın hayatımın diğer alanlarında beni daha iyiye götüreceğini hissediyorum ama tüm bunların ne anlama geldiğini, yaşam koçumla yapacağım yeni görüşmelerde öğreneceğim. Bakalım sizler de benim gibi fark edemediğiniz yaralarla karşılaşacak mısınız? Merak etmeyin, hep beraber iyileşeceğiz. İyi ki beni dinliyorsunuz.
Hepinizi seviyorum.