Hayatında bir türlü ilişkileri kıvıramayan, kurban olmayı seçen, kendine acıyan, hayatı ve çevresini suçlayan, zaman zaman pozitif olsa da içinde daima dolmayan bir boşluk olan ve en önemlisi tek başına hep eksik ve yarım hisseden bir insan duruyordu aynanın karşısında.
Kendimi bu denli değersiz hissetmemin sonucunda hayatımda yaratığım illüzyonların derinliğini anlamadan acı çekmekle meşguldüm Hakan’ı aramadan. Kendimi kitaplarda bulmaya çalışıyordum. Yine de bir şeyler yolunda gitmiyor, her ne kadar bilgiyi alsam da uygulama kısmında çuvallıyordum. Kendime söylediklerimi dün gibi hatırlıyorum. ‘Sen daha kaliteli bir yaşamı hak ediyorsun, hem de bir dakika bile kaybetmeden. Bunun için ne yapman gerekiyorsa yapacaksın gerekirse ayda bir çift ayakkabı elbise vs eksik alacaksın ya da gece dışarı çıkmayacaksın ve yardım alacaksın.’ Bunun sonucunda tesadüflerle(!) defalarca karşıma çıkan Hakan’ı aradım. Ve yolculuğumuz çok keyifli bir şekilde başlamış oldu.
İlk görüşmemizden itibaren hayatım istediğim yönde değişmeye ve şekillenmeye başladı. Çok çabaladım, çok ağladım, zorlandım belki de ama en sonunda öğrendim! Kendimi sevmeyi öğrendim –ki bu tecrübeyi hayattaki hiçbir tecrübeyle değişeceğimi sanmıyorum. Kendimle barıştım. Kendimi kabul ettim. Bunların sonucunda insanları gerçekten sevebilmeyi, onları oldukları gibi kabul edebilmeyi ve gerçekten içten gülümsemeyi öğrendim. Kısacası Hakan’ın yardımı ve kendi seçimlerimle kendi cennetimi yarattım. Ne zamanki egzersizlerimden vazgeçtim o zaman da cehennemimi yarattım. Biliyorum ki tüm güç şu anda. Kendinle barış, kendini sev ve içine dön. Çünkü orada ihtiyacın olan her şey var.
Bu güzel yolda bana yol arkadaşlığı yaptığın için, hayatımı değiştirmeme ustalıkla yardım ettiğin için ve sabırla kendimi keşfetmemi beklediğin için... Sana teşekkür ederim Hakan. Sevgiler.
Sena Ş., İstanbul - Haziran 2012