Habertürk gazetesinden posta kutuma bugün bir soru geldi: Mutluluk anı yaşamaktan mı geçiyor yoksa hayatı planlamaktan mı?
Bu tartışma nereden çıkıyor? "Anı yaşayanlar" bir süre sonra boşluğa düşüyor, hayatı fazla "planlayanlar" da bir süre sonra boğuluyor. Her iki durumda da mutluluk, yani benim anladığım şekliyle doyumlu bir yaşam gelmiyor.
Ben koçluğu anlatırken şöyle diyorum: "Koçluk, hayallerinizi planlara, planlarınızı da gerçeğe dönüştürmenizi sağlar." Planlarınızı gerçeğe dönüştürürken de anı yaşayabilirsiniz.
Anı yaşamak demek, "ben kafama eseni yaparım, kimseye de hesap vermem" demek değildir. Anı yaşamak, "ne yapıyorsanız onu yapmak"tır. Çay içiyorsanız çay içmek, müzik dinliyorsanız müzik dinlemektir. İçtiğiniz çayın sıcaklığını, kokusunu, tazeliğini hissetmektir. Dinlediğiniz müziğin içine girmektir.
Ancak, böyle yaşamak tek başına doyumlu bir hayat getirmez. Çünkü "Ben neden yaşıyorum, hangi amaca hizmet ediyorum?" sorusuna kendinizce yanıt bulamazsınız. Bir süre sonra yaptığınız her şey boş gelmeye başlar. O yüzden her adımı tek tek planlamasanız da genel bir istikamet belirlemek gerekir.
Planlı yaşamak size çok ağırlık veriyorsa hedeflerin esnek ve değiştirilebilir olduğunu da hatırlatayım. Hayal ettiğiniz noktaya 3 değil de 5 yılda gelme ihtimalini göz önünde bulundurun. Ya da 2 senelik tecrübeden sonra başka bir şey istediğinizi fark ettiyseniz, eski planınızı bırakıp yeni bir plan yapın.
Aklınızın ve kalbinizin sesini dinleyerek hayallerinize doğru attığınız her adım size doyumlu bir yaşamı getirecektir.
Bu yazı 07.11.2009 tarihli Habertürk gazetesinde yayınlandı.
Yorumlar
Sitenize bugün üye oldum. Hayatımda tam dönüm noktası yaşarken ne yapacağım, nasıl yapacağım diye düşünürken yazılarınızı okuyarak inanılmaz bir motivasyon ve moral buldum. Bundan sonrada hergün sıkı bir takipciniz olacağım.
Bu siteden beni haberdar eden arkadaşıma ve size çok teşekkürler. Hayatım altüst oldu derken şimdi altı belki daha iyidir diyebiliyorum.