Göbek atmama neden olan gelişmelerden artık haberiniz olsun
Merhaba arkadaşlar! Umarım harika bir yaz geçiriyorsunuzdur. Benimki muhteşem! Çeşme'de mükemmel bir tatil yaptım. Tam hayal ettiğim gibi! Tatil yaratımı çalışmalarıma geçen yıl başlamıştım aslında. Geçtiğimiz yaz, tatil burnumdan gelmişti! Tatil köyünün kapısından girdiğim anda, kulağım ağrımaya başlamıştı, bir hafta sonra eve dönüyorduk, uçakta hala ağrıyordu! Hayatımda hiç kulak ağrısı çekmediğim için çok da şaşırmıştım. Sonuçta ben değil tatil köyündeki yakışıklılarla ilgilenmek ya da denize girmek, odadan dışarı çıkamamıştım.
Tatilimi nasıl zehir ettiğimi ise kişisel gelişim çalışmalarım esnasında fark ettim. Bu durumu da ben yaratmıştım. "İnsan tatilini hiç berbat eder mi Ayşegül? Sen de iyice delirdin" demeyin. Her konuda olduğu gibi tatil hususunda da sorumluluk bana ait. Çünkü ben büyük otellerden, kalabalıklardan, açık büfelerden vs hiç hoşlanmam. Hayatımda da hiç öyle bir tatil yapmamıştım. Benim tatil anlayışım şudur: Yıl boyunca bir bütçe ayırırım, tatil zamanı geldiğinde o bütçeyle bir şehri keşfederim. Ancak geçen yıl, küçük yeğenlerim nedeniyle, bana hiç uygun olmayan bir tatil modelini kabul ettim ve tatil odada, kulak ağrısından ağlayarak ve film seyrederek geçti.
İşte tüm bunları anladıktan sonra ben bu yılki tatilimi, Çeşme'de bir evde kaldığımı, gezerek tozarak, denize girerek geçirdiğimi hayal ettim. Yılbaşından sonraydı, Şubat ayında sanırım, İzmir'den bir arkadaşımla konuşurken demez mi, "Çok yakın bir arkadaşım evini çok cüzi bir fiyatla kiraya verecek, tanıdık istiyor, çocuklar için harika bir yer!" Hemen kabul ettik. Hayalimin ötesindeydi. Muhteşem bir site, kendine ait plajı var ve Çeşme merkez, Alaçatı'ya beş dakika. Fiyatı, pansiyondan ucuz, inanılır gibi değil.
Ve biz burada harika bir 15 gün geçirdik. Ev sahibimizle de dost olduk, çok mutluyuz. Bu hikayeyi anlatmamın ilk sebebi, insanın kalpten istediği bünyesine uygun bir hayali gerçekleştirmesinin gerçekten kolay olması. Buradaki kilit nokta ise bağımlı olmamak. Aksi durumda ben şöyle biriyim, biraz da mesleğim gereği evden çıkmadan tatilin bir hafta öncesi ve sonrası dahil olmak üzere her ayrıntısını planlar, onaylar, onaylatır, ondan sonra tatil yapar-d-ım.
Kulak ağrısı iyi oldu, 2011 yazı için hiçbir plan yapmıyorum dedim, Şubat'taki konuşmanın netleşmesi ise tatile çıkmadan bir hafta önce oldu. Yani hayalime inandım, gerisini serbest bıraktım. Arkasından THY promosyon yaptı, biz son hafta Miles Smiles puanlarımızla, hepimize promosyon bilet aldık. Transferlerimizi ev sahibi gönüllü olarak yaptı, her şey kendi yolunda ilerledi. Geçtiğimiz yıl ise şöyle olmuştu, Ocak ayında otel, uçak bileti vs ayarlanmıştı, ödenmişti, kontroller yapılmıştı vs. Üstelik o kulak ağrılı tatil, bu yılkinin en az 3 katı pahalıya gelmişti. Çünkü kendimiz olamamıştık.
Kendin olmak konusunu devamlı konuşuyoruz ama soru soran arkadaşlardan anlıyorum ki, örnekleri çoğaltarak bu konuda ilerlemeye devam etmeliyiz. Zaten tatil dönüşü, hayatımda önemli değerler yaratmamı sağlayan Hakan Arabacıoğlu ile ilk görüşme konumuz, kendin olmak, kendinle konuşmak oldu. Bununla ilgili ayrıntılı bilgi vereceğim ama önce gelişmeleri anlatmam lazım, yoksa çatlarım.
Güzel güzel tatile gittik, Çeşme'nin rüzgarında keyfimize bakıyoruz, benim telefon hiç durmuyor. Önce büyük bir yayınevinin ünlü editörü aradı. Görüşmek istiyor. Biliyorsunuz, hayallerimden biri, size ulaşan bu yazıların, insanlara motivasyon sağlayan bir kitaba dönüşmesiydi. Ben evde göbek atmaya başladım ama ancak tatilden sonra görüşebileceğiz. Ardından başka bir danışmanlık firması, pazarlama iletişimi projeleri için görüşmek istiyor. Sanki herkes tatile çıkmamı beklemiş! Ardından AB fonlarıyla ilgili bilgi almak isteyen bir arkadaş! Arkasından kitabı için editör arayan bir dost! İstanbul'a gelir gelmez görüşmeler başladı tabii. Tabii her teklife de gözü kapalı atlamıyorum. Çünkü iç sesimi dinlemek, projelerin kendim olmama ne kadar izin vereceği benim için çok önemli. Nisan ayında başlayan yaratımlarımın sonuçlarını birlikte izleyeceğiz. Bu konuya devam edeceğiz.
Sevgilerimle,