Ayşegül ile 2011 yılında başladığımız, zaman zaman uzun aralar vererek ilerlediğimiz koçluk görüşmelerinin hikayesini ve kendisinin adım adım neleri başardığını bu bölümde okuyabilirsiniz. Bu yazılar, bölümler halinde farklı mecralarda yayınlandı.

Merhaba arkadaşlar,

Yaşam koçum Hakan Arabacıoğlu'nun katkılarıyla beslenme danışmanlığı almaya ruhen hazırlandığımı ve bu konuda Didem Kanca Üstay ile çalışmaya başladığımı size anlatmıştım. İlk buluşmamızı paylaşmaya devam edeceğim. Didem, klasik diyetisyen ve diyet listelerinden uzak bir uzman. Kişinin özgür bir biçimde fark ederek yemeyi öğrenebileceğini ve ideal kilosuna ulaşabileceğini söylüyor. 7 yıldır kendi merkezinde bu hizmeti veriyor ve kendisine danışan kişiler hayli kilo vermiş ve en önemlisi geri almamış.

Size Nutella ile yaptığımız testi anlatmıştım. Sonrasında Didem, sabah, öğle ve akşam neler yediğimi sordu ve notlar aldı. Ayrıca, beni tanımak için basit sorulardan oluşan bir form hazırladı. Bir de vücudumun metabolizma hızını ölçmek istediğini söyledi. Çok komik bir alet. Burnuna mandal takıyorlar, ağızdan nefes alıyorsun, bir müddet sonra kaç kalori yaktığını söylüyor. Ben hiç hareket etmesem bile 1600 kalori yakıyormuşum. Çok iyi, buna çok sevindim. Didem diğer doktorlar gibi tahliller, ölçümler peşinde koşmuyor, gayet sakin. Gerekli gördüğünde gerekli olan ölçümleri istiyormuş. Telaşı yok, acelesi yok.

Benim günlük beslenme düzenimi anlattığım sırada aldığı notlara küçük eklemeler yapmış. Görüşme sonrasında benim bu haftaki ev ödevim oldu. Aldığı notlara göz attım. "Farkındalıkla, tadına vararak yiyin!" yazmış ve de "Kendinizi dinleyin!" Birkaç küçük ipucu da var. Örneğin; canın çok pastane ürünü istediyse bir tane al yanına sebze veya ızgara ekle dedi.

Çalışmamızda ara öğünler diye bir şey yok. Eğer acıkırsam ara öğün olarak badem, fındık, ceviz, kuru meyve veya leblebi yiyeceğim ama acıkırsam! Zaten Didem'in, kendimi dinlememi önerdiği nokta tam da bu. Eğer aç değilsen zorla bir şey yeme… Ben gazetelerde 7 öğün listeler verildiğini görünce bile yemekten uzaklaşıyorum. Ben asla 7 öğün yiyemeyeceğimi söyledim, zaten Didem'in anlayışında böyle bir şey yokmuş.

Acıkınca yemek yemenin gerekliliğini vurguladı Didem. Açken de tadına vararak ve ne yediğini fark ederek yemeyi. Akşamları tek çeşit yememi, tercihen sebze yemeği önerdi ve yatmadan 4 saat önce yemek faslını bitirmemi. Bu bana özel öneriler elbette. Ben evde sebze pişirdiğim için önerileri bu yönde oldu. Akşamları televizyon seyrederken meyve yemeye bayılıyordum, bu alışkanlıktan vazgeçmemi tavsiye etti. Meyveyi sabahları yiyorum. Didem insanların 21 günde zihnen alışkanlıklarından vazgeçeceğini belirtiyor. Bu bilgiye kulak verdim. Örneğin; yemek yerken gazete okumaktan vazgeçeceğim.

Hepimizin merak ettiği spor konusunu sordum. Ben spor yapmıyorum dedim. Devamlı yapmayacaksan hiç başlama dedi. Aletli pilates tavsiye etti. Bir de yüzde 10 oranında kilo vermeden yürüyüş önermedi. Dize binen ağırlık nedeniyle fayda sağlamak yerine, sporun zararıyla karşılaşabileceğimi anlattı. Şimdi benim 3 gündür kulaklarımda Didem'in önerileri var. Yemek yerken fark etmeye çalışıyorum. Örneğin bu sabah simit, az peynir, domates hazırladım kahvaltı için. Aslında yarım simitte doyduğumu fark ettim. Tamamen alışkanlık ve yine gazete nedeniyle tüm simidi yedim. Bu haftayı bu tür farkındalıklarla geçireceğim. Her hafta duruma göre planlama yapılacak. Buna çok sevindim. Didem, insanın üzerindeki kilo verme gerginliğini tamamen alıyor.

Tecrübelerimi aktarmaya devam edeceğim. Sevgilerimle,

Yorum yazmak için lütfen üye girişi yapın.

Ayşegül'e Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresinden ulaşabilirsiniz.