Bu yaz tatilinde yepyeni Hakan'larla tanıştım.
Bir gün sahilde 7-8 yaşlarındaki iki kız çocuğu gördüm. Ellerindeki canlı deniz kestanelerine bakıp hangisinin daha yaşlı olduğuna dair yorumlar yapıyorlardı. Hayret ettim. Ben deniz kestanesini yakından bile doğru dürüst görmemişken, bu yaştaki çocuklar yaşını kestirebiliyorlardı.
Aynı günlerde, yüzerken, bir anne küçük kızına göstermek için sudan deniz kestanesi çıkardı. İstedim ve ben de avcuma aldım. Elimdeki kıpırdanışını hissettim. Dikenlerinin batmadığını gördüm. Sıkmadığımda bana zarar vermediğini fark ettim. İlk defa merhabalaştım bir deniz kestanesiyle. Aslında bu tarz her merhaba, yeni bir dünyaya, yeni bir Hakan'a da merhaba demek! Deniz kestanesini tutabilen Hakan'a...
Tatilin çoğu böyle geçti. İlk defa toprağa çiçek diktim, ağaçtan dut yedim, taze naneden çay yaptım. Yeni keyifler girdi hayatıma.
İki ay boyunca neredeyse hep çıplak ayak yürüdüm. Dağ patikalarından inip çıkarken günlerce çıplak ayakla dolaştım. Aynı araba kullanır gibi, önünüme bakarak yürüdüğüm, yola odaklandığım sürece ayağıma bir şey batmadığını fark ettim.
Tatilin son kısmında 2 yıldır hayalini kurduğum yere gittim. Bilgisayarımdan, cep telefonumdan, her günkü rutinimden ve tüm bağımlılıklarımdan uzakta 4 gün geçirdim. Bu da çoktan unuttuğum Hakan'larla yeniden tanışmamı sağladı.
Kaldığım yer doğanın içinde harika bir yerdeydi. Camları olmayan bir odada yattım. Gece uyurken odama gelen kediye de merhaba dedim :-)
Ertesi gün yüzerken bir bayan "Denizin şurası daha bulanık" diye bir laf attı ve yaklaşık yarım saat konuştuk. Gittiğim yerdeki insanlara çok âşina değildim. Bilmediğim kıyafetler, bilmediğim hayatlar... Ben de tıpkı denizdeki bayan gibi onlara ortak bir konu attım. Kimisiyle çok keyifli sohbetlerim oldu, kimisi de çok ilgilenmedi gitti. Her durumda yaşadığım sohbetin keyfini çıkardım. İnsanların hayatına dokundukça benim hayatımın zenginleştiğini gördüm. Eskiden çok güzel bir kadına, aykırı kılıklı bir adama merhaba deyip sohbete girmeye çekinirdim. İşte tatilde bunu da arkamda bıraktım...
Kendi güvenli alanımızdan çıkıp merhaba dediğimiz her hayat, aslında kendimize biraz daha yakınlaşmamızı sağlıyor. Kabuklarımızı bıraktıkça yaşamımız zenginleşiyor.
Bugün, şimdiye kadar uzak durduğunuz kime ya da neye merhaba demek istersiniz? Yakışıklı bir adama, güzel bir kadına ya da bir deniz kestanesine?
Yorumlar