Merhaba arkadaşlar,
Yaşam koçum Hakan Arabacıoğlu ile 5. görüşmemizde değindiğimiz konulardan birinin kilo kaybı olduğunu anlatmıştım size. Belki bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen arkadaşlar olabilir. O nedenle öğrendiklerimi sizinle paylaşacağım. Varoluş seçimi olarak zayıf, sağlıklı olmayı tercih ettiğimizde içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak pek kolay değil. Egomuz, her zaman var olan halimizi muhafaza etmek istiyor. Değişimden hiç hoşlanmıyor. Örneğin, düzenli spor yapmak istediğimizde, ego işi öyle noktalara getiriyor ki, neredeyse sadece sporun zararlarını düşünür hale geliyoruz. Ya da diyetimizi sürekli sabote ediyor. Bu durumu değiştirmek yine her alanda olduğu gibi zihinde karar gerektiriyor. Ve de yine zihinsel rahatlama.
Dikkatimizi kilolarımıza değil, ince halimize verebiliriz. Hakan bana zayıf olduğum fotoğrafları buzdolabına asmamı önerdi. Ne kadar kiloluyum değil, zihnimi ne kadar ince olduğuma ikna etmeyi deniyorum. Bunu gerçekleştirebilmek için de var olan halimizle barışmamız gerekiyor. Bunun içinde seksi bir egzersiz var, her gün 10 dakika aynada, çıplak halde kendimizi okşamak ve ne kadar güzel olduğumuzu fark etmek.
Bu konuda da ego kodlarımızı, yanlış inançlarımızı gözden geçirebiliriz. Ben son on yıla kadar çok zayıf bir kadındım hatta çocukluğumda zayıflık nedeniyle tedavi görmüşüm. Kilo almaya başladıkça, etrafımda hayranlarımın sayısı birden artmaya başladı ve ben de şöyle bir ego kodu oluştu: Türkiye'de kiloluysan erkekler seni daha çok beğeniyor!
Bu ego kodunu yakın zamanda fark ettim, şimdi egomu ikna etmeye çalışıyorum, sağlıklı, ince olmak da güzeldir diye… Bir yaygın ego kodu daha var yaşınız ilerliyorsa, kilo almanız normal! Artık hiç katılmıyorum buna. Moda'da yaşlı komşularımız çoktur, çoğu da incecik. Bu ego kodumu da böyle bertaraf etmeye çalışıyorum. Belki yanlış inançlarımızla ilgili Hakan'dan daha fazla yardım isteriz. Siz merak ediyorsanız, ben bu konuda da çalışabilirim.
Yemek yerken vücuduma ne istediğini hiç sormuyormuşum ben, yaşam koçuyla yolculuğumda öğrendim. Genelde duygularımızın ve zihnimizin kararlarıyla yemek yiyoruz. Ben artık soruyorum, mesela bu hafta canım hep çorba istedi. Hiç sevmediğim halde çorba içmeye başladım, kendimi iyi hissettim. Duygusal bedendeki arınmalarımızın, fiziksel bedende de arınmalara sebep olduğunu öğrendim. Duygusal tıkanıklıklarım çözüldükçe zayıflayacağım, ne güzel! Keskin, katı, acımasız insanların bedenleri de katılaşabiliyor yani hasta olabiliyormuş. Zihnimizi de çok doldurmamamız gerektiğini söylüyor Hakan. Ben en kolay bunu uyguladım. Hiç kimseyi, beni ilgilendirmeyen hiçbir şeyi düşünmüyorum. Günlük planlarımı da son derece basit yapıyorum, esneklik payım da yüksek. Eskiden her şeyim dakik planlıydı, kontrolüm had safhadaydı. Şimdi aksine, kurtuldum bu ağır yükten. İhtiyacım olanları kolayca yapıyorum zihnimin de sadece ihtiyaç duyduklarını alıyorum.
Zihnimi bulandıran konulardan ve sorulardan uzak duruyorum, artık fark etmeden yapıyorum bunu. Hakan bana "niye" sorusunu çok sorduğumu söyledi, bundan vazgeçmemi önerdi. Hakikaten konu ne olursa olsun, niyesini ne yapacağım? Artık bana, insanlara ne faydası var diye bakıyorum. Kolayca da ilerliyorum. 6. Görüşmemizde, parayla ilgili çalışmalarımıza geri döneceğiz. Oradaki ego kodlarımız ve değişimiyle ilgili daha fazla çalışacağım, tabii benimle birlikte sizler de. Belki birçoğumuz yeni iş kuracağız veya iş değiştireceğiz ya da bulunduğumuz yerde daha mutlu olacağımız koşullarda çalışacağız. Bu ego kodlarını mutlaka çözelim. Hepinizi seviyorum, mektuplarınız için teşekkür ediyorum.