Ayşegül ile 2011 yılında başladığımız, zaman zaman uzun aralar vererek ilerlediğimiz koçluk görüşmelerinin hikayesini ve kendisinin adım adım neleri başardığını bu bölümde okuyabilirsiniz. Bu yazılar, bölümler halinde farklı mecralarda yayınlandı.

Merhaba arkadaşlar,

Yaşam koçum Hakan Arabacıoğlu ile 5. görüşmemizi yaptık. Biliyorsunuz gerçek aşka, sevgiliye nasıl kavuşacağımızı konuşmuştuk. Ama bazı arkadaşlar, ısrarla hareket planı istiyor. Ben böyle bir plana gerek görmediğimi söylemiştim. İçinden geçenleri elbette yapabilirsin, örneğin ben mektup yazarım. Mail değil, lütfen. Aranızda hâlâ kağıda mektup yazanlar var mı? Ayrıca hareket planlarınızı bana da gönderebilirsiniz.

Bu arada yaşam koçuyla değişim yolculuğunda, ben çok fazla hasta oldum. Hakan, bunların normal olduğunu söylüyor. Hareket planına gelince, o da bunu gereksiz buluyor. Ancak ufak tefek noktalara da dikkat edebileceğimizi söylüyor. Örneğin, benim gibi evde yaşayanlar, biraz sosyalleşip enerjiyi değiştirebilirmiş. Plan yapmak, bu konuda hırslı davranmak, işleri kolaylaştırmıyor ve bozuyor. Hangi konuda bağımlılığımız, muhtaciyetimiz varsa o konudan hayır beklemeyin.

Talebimizi bildiriyor, rahat oluyor, konuyu unutuyoruz. Ayrıca bu isteğimizi frenleyen düşünceler de olmamalı. Bir yandan, çok yakışıklı sevgili istiyorum deyip, öbür taraftan da bütün yakışıklılar aldatır diye düşünüyorsanız ilişkiyi falan unutun. Zihnimiz tertemiz olmalıymış. Nasıl? Şöyle: kimseyi kıskanmayın, dedikodu yapmayın, öfkelenmeyin, yalan söylemeyin, diğer insanları değil, kendinizi takip edin, hırslı olmayın, kimseyle yarışmayın, gazetelerin 3. sayfasını okumayın, zihninizin konforunu engelleyen her şeyden uzak durun. Zor değil, niyet edince her şey olabiliyor.

Zihnimizin rahat olması da tek başına yetmiyor. Gerçekten seviyor olmamız lazımmış arkadaşlar. Hayatı, insanı, erkeği, kadını sevmemiz gerekiyor. İçimizde sevgi yoksa, sevgi dolu bir ilişki bizi bulmuyor. Sonra iyiler kapılmış diye bana ağlamayın. Ben de çok sevgi dolu biri değildim, hâlâ da anlamam en ufak böceği bile öpenleri… Ama yavaş yavaş her insanda, her olayda, çevremde sevilecek bir nokta yakalamaya başladım. Çünkü böyle bakıyorum, o zaman da sevilmeye dair birçok şey buluyorum.

Bir ev ödevimi sizinle paylaşmak istiyorum. Beyaz bir kağıda yazın bakalım: "Ben sevilmeye layığım çünkü…" Ben 100 madde buldum. Siz de deneyin. Hepimiz sevilmeye layığız, çok değerliyiz. Kendinize hiç Tanrı'nın gözünden bakmayı denediniz mi? Ben ne zaman enerjimin düştüğünü hissetsem, kendim için ne güzel ve faydalı bir üretim derim. Siz de sevilmeye değer özelliklerinizi sıralayın, neler vardır kim bilir? Çok keyifli bir ödev.

Görüşmemizin bir bölümünde, kilo kaybı ile ilgili konuştuk. Çünkü ben, Hakan'la çalışmaya başladığımdan beri, diyet ya da egzersiz yapmadan, 3 kg kaybettim. Peki bu nasıl oldu? Gelecek yazıda da bu konuda bilgi veririm. Hepinizi çok seviyorum.

Yorum yazmak için lütfen üye girişi yapın.

Ayşegül'e Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresinden ulaşabilirsiniz.